Suyun ve toprağın, yemyeşil bir coğrafyada, tarihle, kültürle, sanatla, türküyle buluştuğu bir şehir olan Trabzon’un, turizmde, ekonomide, altyapıda, ulaşımda hak ettiği noktaya gelemediğini kaydeden Arıkan, “Bu cennet parçasını bile plansızlıkla, hoyratlıkla, ilgisizlikle zorluklara mahkum ettiler” dedi. 

Trabzon’un teşvik bölgeleri düzenlemesinde hala 3. bölgede yer almasını eleştiren Arıkan, Trabzon’un hak ettiği yatırımlara kavuşabilmesi için 5. veya 6. bölgeye alınması gerektiğini vurguladı.

Trabzon’daki altyapı yatırımlarının ya tamamlanamadığını ya da hiç başlamadığını belirten Arıkan, Gülcemal, Ganita-Faroz projelerinin yanı sıra Pelitli projesini de örnek göstererek, “28 km’lik projenin 14 yılda 1 kilometresini yapamadınız” şeklinde eleştirilerini sürdürdü.

Danıştay kararlarına rağmen Düzyurt Mahallesi’nde sanayi bölgesi kurulma ısrarını eleştiren Arıkan, tarımı yok eden hiçbir projeye destek vermeyeceklerinin altını çizdi. 

Trabzon’un turizm değerlerinin de plansızlık, rant ve betonlaşma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Arıkan, doğa harikası Uzungöl’ün “beton yığınına döndüğünü”, yaylaların ise “imar aflarıyla imha edildiğini” ifade etti.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, çay ve fındık üreticisinin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekerek, iktidarın tarımı ihmal ettiğini vurguladı. Çay üreticilerinin 2024 yılında 25 TL beklentisi olduğunu hatırlatan Arıkan, ÇAYKUR’un o yıl 17 TL + 2 TL destek açıkladığını belirtti. 2025 yılında ise çaya verilen 25,44 TL’lik fiyatın, beklentisi olan 36 TL’nin çok altında kaldığını söyledi.

Arıkan, fındık üreticisinin yıllardır emeğinin karşılığını alamadığını ifade ederek, 2025 yılı için fındık taban fiyatının en az 300 TL olması gerektiğini vurguladı.

Saadet Partisi Lideri Mahmut Arıkan, bir grup PKK’lı teröristin silahlarını yakmasıyla yeni bir aşamaya gelen sürece ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Sürecin TBMM odaklı, şeffaf şeklide yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Arıkan, Saadet Partisi Genel Başkanı olarak, aynı zamanda milletvekili sıfatı taşıdığını anımsatarak, “Bizim Meclis’te grubumuz var. Başkanlık Divanı’nda, komisyonlarda üyelerimiz var. İnanın Meclis’teki 592 vekilden çoğu, neler olup bitiyor, gizli görüşmelerde ne kararlar alındı; haberdar değil. Buna AK Parti, MHP ve Dem Partili vekiller de dahil. Mesela dün öğrendik ki Cumhur İttifakı, artık AK Parti, MHP ve DEM Parti’den oluşacakmış” dedi.

Barışın sadece silahların susması değil, herkes için esenlik ve iyilik hali olduğunu anlatan Arıkan, şunları dile getirdi:

“Düşüncenin cezalandırıldığı, ekranların karartıldığı, emeğin sömürüldüğü, umutların söndürüldüğü, cezaevlerinin dolup taştığı, KHK mağduriyetlerinin devam ettiği, yerel yönetimlerin baskılandığı, seçme ve seçilme hakkının buharlaştırıldığı bir sürece, ‘Terörsüz Türkiye’ demek, bir anlam ifade etmez. İktidarın hukukun dışına çıkması, hak ve özgürlükleri kısıtlaması da bir terördür, en azından psikolojik terördür.”