Çelik: Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEM Parti heyeti ile bu hafta görüşebilir
Ankara, 7 Nisan (Hibya) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklama yaptı.

Ankara, 7 Nisan (Hibya) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklama yaptı.
Çelik'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Gazze'deki durumu yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız diplomasi trafiğini güçlü bir şekilde takip ediyor. Bu konudaki tezlerimizi aynı şekilde muhataplarımıza iletmeye devam ediyoruz. Her seferinde daha ağırı ne olabilir diye düşünürken daha ağırı olmaktadır.
Facia devam etmektedir. Uluslararası hukuk açısından soykırım nedir diye sorduğumuzda Netanyahu hükümetinin bütün bu şartları aşan bir tabloyu herkesin gözünün önünde gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Sayın Bahçeli'nin istirahati sürecinde, iyileşme sürecinde o sürecin yoğunluğu içinde bile terörsüz Türkiye konusunda bile hassasiyetini güçlü bir şekilde o derece sahiplenerek bütün hassasiyetlerin ince ayrıntısına kadar takip ederek, bu sürecin başarıya ulaşmasına dair değerlendirmelerini paylaşması gerçekte çok kıymetliydi. Sayın Bahçeli'nin süreci en yakın şekilde takip etmesi, bu konuya verdiğimiz önemin, hassasiyetin yeni bir zirvesi olmuştur.
Cumhurbaşkanımız da bugünkü MYK açılış konuşmasında terörsüz Türkiye konusunda devlet kurumların senkronize şekilde faaliyet yürüttüğünü, siyasi açıdan da bu sürecin aynı şekilde yürütülmesi gerektiğini ifade etmiştir. AK Parti Genel Merkezi olarak bizim siyasi ajandamızın en üst sıralarında yer alan bir konudur. Yeni süreçte yeni aşamalar olacak.
Dünyanın yaşanabilir yer olmakla ilgili karşı karşıya olduğu tehditler. Son 100 yıl insan eliyle dünyaya verilen zararın yüz yıları açan etkiye sahip olduğu maalesef belli konularda geri dönülemez bir noktaya getirildiği anlaşılıyor. Bugün sanayileşme, kapitalizm, ne liberal politikalarla bu sürecin önüne geçilmesi için inisiyatifler devreye giriyor.
Sayın Emine Erdoğan hanımefendinin himaye ettiği sıfır atık konusu son derece güçlü yankılar buldu. Bu sene tekstil ve modada sıfır atık yaklaşımının hakim olmasına dair dünyanın çeşitli başkentlerde etkinlikler gerçekleştirildi. Sıfır Atık meselesi artık BM mekanizmasıdır. Dünyada bunun daha güçlü sahiplenildiğini görüyor ve bundan büyük memnuniyet duyuyoruz.
Son 10 günde gerçekleşen siyasi gündemle ilgili çeşitli safhalarda görüşlerimizi sizinle paylaştık. Özetle gelinen nokta şudur, CHP Genel Başkanı sayın Özel'in provokasyondan mandacılığa uzanan geniş bir literatürde negatif siyasete imza atmış olmasıdır. Esnaf, çiftçi, işçinin emeğinin kabul görmemesine ilişkin olarak yürütülen kampanya, bir partinin kendi vatandaşlarının emeğini kavga unsuru yaptığı bir ilktir.
Hem sosyal hayat açısından hem diğer açılardan bakıldığında sayın Özel büyük bir siyasi fanatizm dili kullanmaktadır. Kendilerine destek verenler ve vermeyenler olarak ayırarak sosyal bölücülük dediğimiz bir faaliyete imza atmıştır. Bu vatandaşımızda karşılık bulmamıştır. CHP yönetimi eliyle giderek marjinalleşen siyasetin içerisine mahkum etmiştir.
Büyük bir demokrasi, siyaset hatası yaparak, büyük bir yanlışa imza atarak sayın Özgür Özel, hükümetimizi, Cumhurbaşkanımızı, siyasi hayatımızın yanından geçmeyecek ifadelerle etiketlemeye çalıştı. Bunu yaparken kendi siyasi hayatlarını ve kültürünü yansıtıyorlar.
Cunta ifadesi seçilmiş iradeye saygısızlığın neticesi olarak ortaya çıktı. Madem siyasi cuntacılık bahsini açıyor, o zaman bu konuya eğilmekte fayda var. Çok partili hayata geçtiğimizden beri CHP ya siyasi cuntacılığı tahrik unsuru, sürükleyicisi olmuştur ya da ortaya çıkan cuntalara sessiz kalmıştır veya destek vermiştir.
Bir araştırma yapılırsa burada bir siyasi cuntacılık söz konusu olduysa eşittir CHP'yi bulacaktır. Özgür Özel'in kendi tarihiyle hesaplaşmadan, demokrasimizi sabote etmek için cumhuriyetimizin dinamiklerini gasp etmek için yaptıklarıyla yüzleşmeden bu konularda ciddi siyasi hesaplaşma içine girmedin bu konuda söz söyleyecek mecali ve kapasitesi yoktur. Vatandaşın oyuyla seçilen kim olursa olsun CHP seçilmişlere diktatör, otokrat der ve onları cuntacılıkla suçlar.
Bütün siyasi hayatımızın özeti budur. Sadece hükümetimize dönük değil bizden önce güçlü halk iradesiyle seçilmiş bütün yönetimlere karşı CHP'nin yazılımının normal çıktısı budur.
Geçmişte bunu değiştirmek isteyen, ucundan kıyısından güncellemek isteyenler oldu ama hepsi başarısız oldu. Özgür Özel normalleşmeden bahsetti, şu anda geldiği nokta dışarıdaki odaklara dilekçe yazmaktan, Türkiye'yi şikayet etmekten ibarettir. 'Yurt dışına gideceğim, Türkiye'yi şikayet edeceğim' diyor. Türkiye'nin ekonomisini, dış politikasını hedef alarak yaptığı şeyin milletin kazanımlarını hedef almaktan hiçbir farkının olmadığını anlayamayacağı bir noktaya düşmüştür.
CHP'nin kendisinde olan sıfatları başkalarına yapıştırmaya çalışması, başkalarında olan sıfatları her zaman yok etmeye yöneliktir. Çok partili dönemde kendilerine yakışabilecek ifadenin tabii ki siyasi cevabını vereceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak 'cunta başı' denmesinin hukuki karşılığı verilecektir.
Suriye diktatörü Beşar Esad'a karşı kullanmadığı ifadeleri Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı kullanıyor. Demokrasiyi, milli iradeyi görünce bunların bağışıklık sisteminin çok net gösterir bir durumdur bu. Esad'a karşı çok dikkatli dil kullanırken sayın Cumhurbaşkanımıza en zehirli dili kullanıyor. Kuşkusuz bunun siyasi ve hukuki karşılıkları partimiz tarafından verilmeye devam edecektir.
Biz rakibimizin bu hale düşmesini istemeyiz. CHP köklü bir partidir. Sağduyu ile siyaset yapma kapasitesi olan CHP'de pek çok arkadaşımız vardır. Bu durum CHP tarihinde görülmüş bir şey değildir. Bu CHP'ye gönül vermiş vatandaşlarımızı da incitmektedir.
Yabancı odaklara dilekçe yazan, yabancı odaklardan yardım talep eden hiçbir CHP Genel Başkanı olmamıştır. Buz bunun rakibimiz de olsa CHP'nin hak etmediğini ifade etmek istiyoruz. Cumhurbaşkanlığımız liderliğinde AK Partimizin bütün siyasi hikayesi devlet ve millet hayatına çökmüş gizli ve açık cuntaların tasfiyesinden ibarettir.
Bu şekilde sahte siyaset yapanlara cevabımızı vermeye devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın sayın Özel'den duymak istediği konu iddiaları yukarıdan aşağıya yazsın bunlara cevap versin. 'Yok' diyorsa kamuoyunda bunu söylesin. Asıl konuşması gereken konuyu konuşmuyor, diğer gündemlere çekerek bu konuyu örtbas edebileceğini düşünüyor.
Yine söyledik, bütün bu konuşulan iddiaları gündeme getiren iddiaları AK Partililer değil CHP'liler tarafından gündeme getirildi. Özgür Özel döneminde CHP'nin giderek marjinalleşen bir parti olduğu görülmektedir. Bu da siyasi olarak iyi bir şey değildir.
Bu gerçekten CHP'deki bir siyaset kurdukları zaman bu siyaseti temellendirdikleri konusunda bu kadar çürük temelde siyaset inşa etmeleri ibret verici. Antalya Diplomasi Forumu her zamanki gibi yapılacak. Gelmeyeceğini ifade eden genişlemeden sorumlu komiser.
Herhangi şekilde Türkiye ile teması kesmek gibi bir şey yok, tam tersine Türkiye her zaman en çok görüşmek talep edilen bir ülkedir. Bu genişleme komiserlerin maalesef böyle bir şablonu var. Zaten yeni cümle kurmuyorlar, ne eksik ne fazla, kes, kopyala, yapıştır. Biz diyoruz ki 'Siz Türkiye ile ilgili tartışma içine girmek istiyorsanız, fasılları açın, gereğini yerine getiriyorsak kapatırsınız'. Ama onlar fasıllar yoluyla konuşmayı bile reddediyorlar. Klasik şablon.
Bugün Avrupa'nın güvenlik mimarisiyle ilgili tartışmaların bir türlü ilerleyememesi. Döndüler dolaştılar yine Türkiye'nin vazgeçilmezliği noktasına geldiler. Genişleme komiserleri genelde bu vizyonsuzluk içerisinden konuşuyor. Halbuki komiser Türkiye'ye gelip konuşabilir ve ona cevap verilirdi.
Bir demokrat senatör böyle bir şey söylemiş. X'te böyle bir video dolaştı. CHP'de böyle bir dış politika zihniyeti var. Türkiye'de millet tarafından seçilmiş hükümete inanmıyorlar ama bu böyle imiş diyorlar. Herhangi bir süreçle ilgili Türkiye'nin herhangi bir yerden talimat alması söz konusu değildir.
Bunun arkasına belge, bilgi koy deseniz söyleyeceği bir şey yok. Halbuki dış dünyadakiler yardım bekledikleri, kendisine sahip çıkmadıkları için hayal kırıklığına uğradım diyen Özgür Özel. Terkedilmiş duyguları hisseden yine Özgür Özel.
Bizim pek çok ülkeyle yaşadığımız tartışmalara baktığınızda bunun talimat alıp almamakla ilgili değil Türkiye'nin bağımsız politikasıyla ilgili olduğunu herkes görüyor. Bu söylediği şey cümle değil. CHP'de siyasi cümle kurma kabiliyeti bu yönetimle birlikte kayboldu. Siyasi tartışmayı belli düzeyde yapmak lazım. Sosyal medya dedikodusunun CHP'nin konuşma metinlerine girmesi gerçekten garip durum.
Sayın Cumhurbaşkanımız takdirleriyle bu görüşme talebine olumlu cevap vereceğini iletmişti. DEM Parti'den görüşme talebi geldi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu hafta içinde görüşülmesi için randevu ayarlanacaktır. Bu görüşmenin bu hafta içinde olması değerlendirebilir.
Bu yapay zekanın üzerindeki tartışmalar devam ediyor. Partide bilgi ve iletişim teknololjileri başkanımızın gündem oluşturmasıyla kendi aramızda yapay zekanın siyasetini de tartışıyoruz.
İnsanlık için şifa veren çığır açıcı örnekler getirecek. Ama son derece bu örnekte olduğu gibi tehlikeli sonuçlar getirecektir. Netanyahu hükümetinin hedefleri seçerken yapay zeka teknolojiyi kullanılması, insanlık suçu işleyenlerin, soykırım işleyenlerin hizmetine verilmesi başlı başına suçtur. Bir kadın mühendisin oradaki itirazı, 'bu yaptığımız insanlığa karşı suçtur' diye tavrını koyması gerçekten büyük bir insanlık duruşu olarak herkesin gündemine geldi.
Önümüzdeki dönemde uluslararası hukuk açısından yapay zekanın bu şekilde kullanılması, örneğin soykırım amacı ile nükleer silah kullanmak gibi değerlendirilmesi gerekecektir. Şeytanın aklına gelmeyen işler bu katliam şebekesinin aklına gelmektedir.
Son 15 günde özellikle Suriye merkezli olaylar çerçevesinde İsrail'den Türkiye'ye karşı yoğun açıklama geliyor. Biz bölge barışı için bu çabaları sürdürüyoruz. Görüldüğü gibi İsrail'in Suriye içinde yaptığı her askeri operasyon büyük bir travmayı ve olumsuz anlamda güvenlik dalgalanmasını ortaya çıkarıyor.
Burada tartışılması gereken mesele Türkiye'nin faaliyeti değil, İsrail'in Suriye'deki faaliyetleridir. Burada Türkiye'yi hedef alırken esasında yeni bir gündem oluşturmaya çalışıyorlar.
İsrail'in yaptığı her askeri operasyon bölge barışını tehdit eden yeni bir durum ortaya çıkarıyor. Biz BM ve uluslararası hukuka uygun davrandığımızı her şekilde ortaya koyuyoruz. İsrail'in BM parametrelerine uygun davrandığına dair tek bir örnek yoktur.
Suriye Devlet Başkanı sayın Şara Cuma günü Türkiye'ye gelecek. Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde Türkiye'de olacak. Pekçok dış politika uzmanı o forumda bulunacak. Perşembe günü Endonezya Cumhurbaşkanını ağırlayacak sayın Cumhurbaşkanımız. Antalya Diplomasi Forumu'nda pekçok misafirimiz olacak."
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 catalcagundem Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.