DEVA Partisi: Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır
DEVA Partisi’nin KHK mağduriyetlerine ilişkin verdiği araştırma önergesi, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.

DEVA Partisi’nin KHK mağduriyetlerine ilişkin verdiği araştırma önergesi, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
Reddedilen önergesinin gerekçesinde “Bir yandan FETÖ ile mücadeleye devam etmenin demokratik hukuk devletinin asli bir görevi olduğunu vurgularken, bir yandan da adaletin ince işçilik gerektiren zorlu bir arayış olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır” ifadeleri yer aldı.
TBMM Başkanlığına sunulan önergenin gerekçesi şöyle:
“15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen menfur darbe teşebbüsü, ülkemiz için derin ve yıkıcı sonuçlar doğurmuş, devletimiz bu hain girişimi bertaraf etmek amacıyla olağanüstü hâl (OHAL) ilan etme yoluna gitmiştir. Başlangıçta ülke güvenliğini sağlama ve darbe girişimiyle bağlantılı unsurları bertaraf etme amacı taşıyan bu süreçte, ilki 23 Temmuz 2016 tarihinde olmak üzere toplam 32 adet Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi (OHAL KHK’sı) yayımlanmış ve birtakım tedbirler alınmıştır. Ancak bu tedbirler, öngörülen amaçların ötesine geçerek geniş çaplı ve kalıcı mağduriyetlere yol açmıştır.
OHAL KHK’larının ekli listelerinde yer alan 130.000’in üzerinde kişi, herhangi bir idari veya yargısal soruşturma işlemine tabi tutulmaksızın, terör örgütleriyle üyeliği, mensubiyeti, iltisakı ya da irtibatı olduğu gerekçesiyle kamu görevinden ihraç edilmiştir. Ne var ki, ihraçların büyük bir çoğunluğu “irtibat”, “iltisak” gibi muğlak ve keyfi gerekçelerle yahut da 2022 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’nın 13., 20., 36., 38. ve 118. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilen “üyelik ve mensubiyet” gibi nedenlerle gerçekleştirilmiştir.
Kişilerin bir daha kamu görevlisi olamayacakları şekilde kalıcı olarak uygulanan ihraç işlemlerini incelemek üzere kurulan ‘OHAL İnceleme Komisyonu’na yapılan başvuru sayısı 125.678’dir. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın verdiği sayılara göre 4.000’den fazla hakim ve savcı da kamu görevlerinden ihraç edilmiştir. Benzer şekilde olağanüstü halin bitmesinden sonra da ihraçlar devam etmiş, 375 sayılı KHK’ya dayanarak sayısı dahi bilinmeyen, binlerce kişi kamu görevinden ihraç edilmiştir. Bu rakamların fazlalığı, alınan kararların ne denli geniş bir kitleyi etkilediğini ve yaratılan mağduriyetin boyutunu açıkça göstermektedir.
22 Mayıs 2017’de göreve başlayan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, yüz binin üzerinde başvuruyu değerlendirmekle yükümlü olmasına rağmen, sürecin uzunluğu, şeffaflıktan uzak işleyişi ve adil yargılanma ilkesi bakımından yarattığı sorunlar nedeniyle kamuoyunun haklı eleştirilerine neden olmuştur. Sonuç olarak aradan geçen 9 yıla rağmen, on binlerce KHK’lı hala kamu görevine iade edilmemiştir. Devam eden yargılamalar keyfî kararlarla sürdürülmekte; anayasal hakların kullanılması ve hukuka uygun eylemler bile ihraç gerekçesini haklı göstermek için kullanılmaktadır.
Bu bağlamda, OHAL KHK’ları ile görevinden ihraç edilen kişilerden hakkında adli bir soruşturması bulunmayan, ceza soruşturması sonucunda hakkında takipsizlik kararı verilen ya da mahkemelerde beraat eden kişilerin hala görevine iade edilmemesi hukuk devleti ilkesiyle ve Anayasa’da düzenlenen birçok hükümle bağdaşmamaktadır.
İlgililerin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına KHK ile meslekten ihraç edildiklerine dair kayıt düşülmüş, bu şekilde özel sektörde de iş bulmaları neredeyse olanaksız hale getirilmiş suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olarak eş ve çocuklarıyla adeta sivil bir ölüme mahkûm edilmişlerdir.
Ev ve araç kiralayamama, taşınma, dışlanma, damgalanma gibi durumlar, KHK’lıların toplumsal hayattan koparılmasına neden olmuştur. Suç ve cezanın şahsiliği ilkesine aykırı olarak kamu görevinden ihraç edilen kişilerin ailesinin de tedbirlere dolaylı olarak muhatap edilmesi (kamu görevinde istihdam edilmeme, kamu görevinden çıkarılma, pasaport tahdidi, olumsuz kanaat ihzar eden güvenlik soruşturmaları vb.), insan haklarına aykırı bir uygulamadır. Özellikle deprem gibi afet durumlarında dahi yardım almaktan mahrum bırakılmaları, bu kişilere yönelik ayrımcılığın boyutunu gözler önüne sermektedir.
Sonuç olarak, KHK’lar ile kamu görevinden ihraç edilen ancak ceza soruşturması sonucunda hakkında takipsizlik kararı verilen yahut beraat eden veya haklarında soruşturma açılmamış olan binlerce KHK’lı kamu görevine iade edilmemektedir. Bu çözümsüzlük büyük mağduriyetler ve hak ihlalleri doğurmaya devam etmektedir. Bir yandan FETÖ ile mücadeleye devam etmenin demokratik hukuk devletinin asli bir görevi olduğunu vurgularken, bir yandan da adaletin ince işçilik gerektiren zorlu bir arayış olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir zorlu koşulun adaletsizlik için mazeret olmayacağı açıktır.”
Hibya Haber Ajansı© Copyright 2025 catalcagundem Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.