Erdoğan: Kıbrıs Türk halkını haklı davasında asla yalnız bırakmayacağız
Ankara, 13 Kasım (Hibya) - Cumhurbaşkanı Recep Tayiip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Ankara, 13 Kasım (Hibya) - Cumhurbaşkanı Recep Tayiip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Sizlerin de takip ettiği üzere KKTC’de 19 Ekim 2025 tarihindeki cumhurbaşkanlığı seçimleri huzur içerisinde gerçekleşti. Sayın cumhurbaşkanına bir kez de huzurlarınız yeni görevinde cenabı Allahtan muvaffakiyetler diliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı ve kıymetli heyetiyle oldukça kapsamlı ve verimli bir görüşme yaptık. Kıbrıs meselesinin mevcut gidişatı çerçevesinde gelecek dönemde atılabilecek ortak adımları değerlendirdik. Kıbrıs davasında duruşumuzun her zaman net olmuştur. Kıbrıs meselesinin çözümsüz kalışı nedeninde Rumların Kıbrıs Türkleri'nin uluslararası eşit statüsünü reddetmeleri vardır.
Rum tarafı Kıbrıs için çözümü 1963'de silah zoruyla ele geçirdiği bugün ise hiçbir hükmü kalmamış olan ortaklık devletinde Kıbrıslı Türkleri azınlık konumuna indirgemekte görülüyor. Bunda BMGK'nın Kıbrıs meselesinde yaptığı yanlışların ve Annan Planı'nı reddetmesine rağmen Rum yönetimini üye olarak kabul eden AB'nin de hatası olduğunu akılda tutmamız gerekiyor.
Verilen sözler maalesef tutulmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı gerek geçmiş Başbakanlık dönemi 2008-2010 yılındaki müzakere heyeti üyeliği tecrübelerinden bu süreci çok iyi bilmektedir. Kendisinin Rum tarafına verdiği mesajlarda Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğinden taviz verilmeyeceğini vurgulamasını oldukça isabetli buluyorum. 1968'den beri yapılan ve sonuca varılmayan müzakerelere dostlar alışverişte görsün diye devam etmeyeceğimizi, 2017'de Rum tarafının masayı terk etmesiyle çökmesinin ardından ortaya koymuştuk.
Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün adada iki devletin bir arada var olmasından geçtiğine inanıyoruz. Adadaki iki halkın barış, refah ve emniyet içinde yanyana yaşayabileceği çözüm tutumumuzu koruyoruz. Bugün artık çok daha farklı bir uluslararası konjonktürle karşı karşıyayız. Dünün güneşi ile bugünün özellikle çamaşırı kurutulamaz.
Eski dönemin ezberleriyle iğneyle kuyu kazmaya uğraşmak bizi bir yere götürmez. Dilerim Kıbrıs Türkünün gösterdiği cesaret ve çözüm iradesini ilerleyen dönemde karşı taraftan da görebiliriz. Bunu mümkün kılabilmek için her zamanki yapıcı, sonuç odaklı, adaletli ve insancıl yaklaşımımızı Kıbrıs Türk halkıyla sürdüreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı ile aramızdaki işbirliğinin hızlanması için yapılabilecekleri de ele aldık.
Kıbrıs Türkünün refahını artırmak, on yıllardır maruz kaldığı tecritten en az etkilenmesini sağlamak üzere hayata geçirdiğimiz projeleri değerlendirdik. Gelecekte aynı kararlılık ve anlayışla yardımcım Cevdet Yılmaz Bey'in koordinasyonunda bu gayretlerimiz sürecektir.
Anavatan ve garantör olarak dün olduğu gibi bugün olduğu gibi yarın da Kıbrıs Türk halkını haklı davasında asla yalnız bırakmayacağız."
KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'ın açıklaması ise şöyle:
"KKTC-Türkiye ilişkileri başka devletler arasında kıyaslanmayacak kadar özeldir. KKTC'nin tüm Cumhurbaşkanları seçildikten sonra ilk ziyaretini Türkiye Cumhuriyeti'ne yapmışlardır. Bu elbette KKTC'nin 6. Cumhurbaşkanı olarak benim dönemimde de böyle olacaktır. İlk ziyaretimi yapıyor olmaktan son derece mutluyum. Görev sürem içinde KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasında sarsılmaz kardeşlik bağları içinde ilişkileri daha iyi bir seviyeye taşımak benim en önem verdiğim çalışma alanlarından biri olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti üç garantör ülkeden biridir. Özellikle Kıbrıs'ın güneyinde ve bölgede silahlanmanın arttığı koşullarda Kıbrıs Türklerinin kendilerini güvende hissetmelerinin varlığı olan Türkiye Cumhuriyeti en önemli aktörlerin başında gelmektedir. Kıbrıs Türk halkı statüsü gereği Kıbrıs adasının tamamında egemenlik haklarına sahiptir. Adada yaşayan herkesi ilgilendiren güvenlik, ticaret ve deniz ticaret alanlarında Kıbrıs Rum liderliği ya da uluslararası toplumdan yok sayılması mümkün değildir.
Sorunun varlığı yalnızca adada iki eşit kurucu ortak olan Türkler ve Rumlar değil bölgedeki istikrar arayışlarını olumsuz etkilemektedir. Bizim çabamız tüm tarafların kazanacağı kimsenin kaybetmeyeceği adil sonuca yöneliktir. İlgili tüm taraflara çağrımız çabalarını bu noktaya yoğunlaşmalıdır. Sayın Tayyip Erdoğan'ın ortaya koyduğu gibi Doğu Akdeniz'de sorunun çözümü diyalogtur. Bilinmelidir ki Kıbrıs Türk halkının kimsenin hakkında gözü yoktur. Bu halk kimsenin hakkını yemesine de izin vermeyecektir.
Adada ortak yetki alanları olan Kıbrıs Türk halkının egemenlik haklarının ihlal edilmesine tahammülümüz olmadığını buradan bir kez daha ilan etmek istiyorum. Her zaman çözüm iradesine sahip olmuş ve masadan kaçmamış olan Kıbrıs Türk halkının çözüm olsun diye müzakere etmek niyeti olduğu bütün dünya tarafından bilinmektedir.
Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesini hiç kimse siyasi eşitliğin pazarlık ya da alver konusunun yapıldığı, on yıllardır üzerinde defalarca yakınlaşma sağlanan konuların yeniden tartışmaya açıldığı, Kıbrıs Rum halkının masaya devirmesi halinde, masaya oturmaya yönelik bir irade olarak algılanmamalıdır. Benim ya da halkımın masa kurulmasın diye ileri sürdüğümüz önşartlar değil halkın bunca yıllık ortaya koyduğu çözüm metodolojisinin unsurlardır. Koşulların olgunlaşmadığı durumda kimse masada Türk halkının olmayacağını zannetmesin. Çözüm odaklı masa varsa orada olacağız."
Hibya Haber Ajansı
© Copyright 2025 catalcagundem Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.